Geçtiğimiz hafta bu köşede yer verdiğim kulislerde olduğu gibi; Kızılcahamam’da partililere “Normalleşme, MHP ile yeni dönemde ayrılma anlamı taşımıyor” vurgusu yapıldı. Kaldı ki; seçim sonuçlarına ilişkin Erdoğan’ın dikkate aldığı rapordan da “MHP ile daha çok iş birliği yapılsaydı; İç Anadolu ve Karadeniz’de daha çok belediye kazanılırdı” sonucu çıktığını yazmıştım. 

Peki Erdoğan’ın CHP’ye yapacağı iade-i ziyaret ile tüm bunların ilgisi ne?

Erdoğan’ın stratejisi çok net. MHP ile bırakın keskin bir ayrımı, Sinan Ateş ve Ayhan Bora Kaplan dosyaları üzerinden bir ayrışma bile istenmiyor. Her zaman tutan plan uygulamada. Soğut ve güçlerin savaşına izin ver. Akşener ile görüşmeye de bu perspektiften bakmak hayli kolaylaştırıcı. 

Seçim yakın bir tarihte olsaydı; Erdoğan’ın planı yerine seçim dinamikleri geçerli olacaktı. Şimdiki plan ise; bir yıl önceye alınabilecek bir erken seçimin patikalarını ördürüyor. 

Biz gazeteciler; kurulan yeni oyunun şifrelerini çözmeye çalışırken, sahada çarpışan güçler için durum çok berrak. Zira Erdoğan, her genel seçim sonrası 3-4 yıllık planlar dahilinde yeni bir siyaset kurmayı hep amaçladı ve bunu büyük ölçüde başardı. 

Kimi zaman sistem, kimi zaman rejim, kimi zaman dış politika, kimi zaman ideolojik saflar için yeni çizgiler ve meşruiyet alanları belirlendi. Hiza önce topluma anlatıldı ve nabız ölçüldü. Sahiplenildikçe veya büyük yankı uyandırmadıkça yeni siyasi çizginin içinde yer alanlar nasiplendi, dışında kalanlar ötelendi. 

Yeni siyaset, yeni koltuklar demek. Yeni plan, yeni çizgi demek. Yeni genel seçim, yeni bir meşruiyet alanı demek. Süre çok, güçler çok, mücadele henüz ilk safhada. 

Tüm bunların karşısında ilk kez kendi oyununu kurmaya yeltenen CHP’de ise Özgür Özel liderliği net bir seçim zaferinin tazeliğini elinde bulunduruyor. Yargı ve ekonomi başta olmak üzere güçlü handikapları bulunan “2018 sistem değişikliği siyaseti”ne karşı, iktidarı kendi çizdiği sınırlardan çıkarıp CHP’nin tahayyülündeki sınırlara çekmeye çalışıyor. 

Gündem o yüzden açık. Özel’in eleştiri ve talepleri, Erdoğan tarafından yumuşatılarak karşılanacak ve düzelme emareleri söylemlere yansıyacak. Birkaç irili ufaklı yargı adımı tartıştırılacak ve ekonomi yine “biraz geride” bekletilecek. 

CHP’nin ve Özel liderliğindeki kadroların hedefi de net. Erdoğan’ın yüzebileceği sular için, konjonktürün değiştiği ve artık yükselişin kendileri tarafından sahiplenildiği hissettirilecek. Özel bu yüzden kendi sınırlarını anlatacak ve Erdoğan’ın “yeni siyaset” arayışının farkında olarak “yeni siyaset CHP’nin ve toplumun talepleriyle oluşabilir” diyecek. 

Yargı bağımsızlığı, eko-politik, bürokrasi yerine artık siyasetin matematiği konuşulur oldu. Bu yüzden gerçek hesap, gerçekten bir “hesap”. 

Çünkü kamuoyunda, Özel-Erdoğan zirvesinden sonra yaşanacak her şeyin faturasının o görüşmenin hesabı olarak görüleceği açık. İlk görüşmeden sonraki “hesap” öyle oldu.