Şampiyonlar Ligi’nde üst seviye maçları izleyip ülkemizdeki derbilere umut bağlayınca adeta hayal kırıklığı yaşıyoruz öyle değil mi? Sahada, son dakikaya kadar kora kor mücadelenin nasıl yapıldığını, maç bitince sportmenliğin gereğini nasıl yaptıklarını izliyoruz. Kaybedenin tebrik ettiği, kazananın ise en azından teselli ettiğine şahit oluyoruz. Yayıncı kuruluşta kavganın değil, futbolun konuşulması ne güzel değil mi? Taktik, strateji konuşulmasının ne gibi sakıncası olabilir ki? Sporun ruhu centilmenlik değil mi?

19 MAYIS RUHU ZEDELENDİ

Türkiye'de ise işler ne yazık ki böyle yürümüyor. Haftalar öncesinden neredeyse ülkenin siyasi gündeminin bile önüne geçmiş bir derbi izledik. Üstelik 19 Mayıs’ta, yani benim gibi Atatürkçü milyonlarca insan için son derece önemli bir günde... Bizler için son derece önemli bir günde sporcu ve spor yöneticilerine yakışmayacak görüntülere şahit olduk. Sataşma var, kızdırma desen o da var; tahrik artık geleneksel hale gelmiş. Stat basma eskiden de şahit olduğumuz bir olaydı ama bir derbide olması beni şaşırttı.

İNFİALE YOL AÇIYORLAR

Milyonlar hatta çocukların ve kadınların izlediği spor müsabakalarında görmek istemediğimiz her iki takımın sporcuları taraftarlara tenasül organı gösteren bile oldu bu özel günde... Darp desen var; bu sezon ‘darp yılı’ olarak anılsın. Hakaret var ki bu sezona kadar böylesine şahit olmamıştım. İki başkanın düello çağrıları işin ciddiyetini ortaya koyuyor. Milyonları peşinden sürükleyen dört büyük takımımız var. Başkanlarının, yöneticilerinin, futbolcularının ağzından çıkan her kelime büyük infiale neden oluyor.

YA SOKAKLAR

Hal böyleyken siz spor yöneticileri sokaktaki halka, tribündeki taraftara ne anlatabilirsiniz. Bundan sonra olacak olaylarda sizlerin de sorumluluğu olacak. Biz yaşananlardan utandık umarım siz de ders çıkarırsınız.