Modern teknolojik ilerlemeler arkeoloji alanında devrimsel buluşlara sebep oldu.

Mesela, İslam’ın gerçek doğum yerinin Mekke mi Petra mı olduğu bugün tartışma konusu haline geldi. Keza: Geleneksel İslam inancındaki Kıble, Hira Dağı, hacda Müslümanların yedi kez gidip geldikleri Merve-Safa tepeleri bile tartışılıyor! Bunu, Suudi Arabistan’da İslam’ın erken dönemi üzerine yıllardır çalışma yapan Kanadalı Dan Gibson gibi araştırmacılar iddia ediyor...

Gerçeğin farklı çıkması aydınlık İslam üzerine tek toz tanesi bırakmayacak kuşkusuz. Asıl mesele derinde:

Doğumuyla sadece Müslümanları değil, dünyayı kökten değiştiren İslam’ın önünde neredeyse bin yıldır tek ve büyük engel var; hurafeler.

Yeni çıkan kitabım “Tağut/ Kutsal Aldanışın Soyağacı” özellikle bizim topraklarımızda gerçek sanılan hurafelerin kökünü gözler önüne seriyor.

Bunu yapma nedenim; ülkemizin siyasi-ekonomik- kültürel geri kalmışlığın nedenleri üzerine kafa yormak, tartışma yaratmak. Yoksa, bilindik boş inançlar katı sertlikle sürüp gidiyor. Cehalet, insanı sömüren siyasal iktidarların ana besini olmayı sürdürüyor...

★★★

“Ma”, Çin Müslümanlarında sık rastlanan “Muhammet” gibi isim anlamına geliyor.

Çin tarihin en büyük amirallerinden Zheng He (1371-1433) -ki soyadı Ma Hey idi- Buharalı Müslüman aileye mensuptu.

Çin tarihine baktığınızda bağnazlık derecesinde tutucu Konfüçyüs öğretisi ile hangi dönem mücadele edildiyse, ülkenin geliştiğiniilerlediğini görürsünüz. Örneğin:

İleri görüşlü -Ming hanedanı kurucusu- Zhu Di, salt ülkenin başkentini “Beijing/Pekin” yapmadı veya salt 22 bin maddelik ansiklopedi çıkarmadı, büyük işler inşa etti. Bunlardan biri yüzlerce gemi yapılan tersaneler kurarak Amiral Zheng He komutasında dünya sularına yedi büyük sefer yaptırdı.

İlerici Zhu Di, genç yaşında kalp krizinden ölünce Konfüçyüsçü bağnazlar iktidarı ele geçirdi. Ve deniz seferlerine son verildi, coğrafya haritaları yakıldı, donanma lağvedildi, açık denizlere çıkmak yasaklandı.

Avrupa sanayi devrimi ile dünya sahnesine çıkarken, Çin’in gerileme dönemi başladı. Ta ki Konfüçyüs tutuculuğuna karşı çıkan Cumhuriyetçi Sun Yat Sen ve sosyalist Mao’ya kadar...

Sorun Konfüçyüs öğretisinde değildi; onun yorumlanmasıydı! Ölü sayısının yirmi milyon olarak tahmin edilen Çin’deki “Taiping Ayaklanması” da Konfüçyüs’ün geleneksel tutuculuğuna isyandı...

★★★

Çin bugün nasıl dünya devi oldu?

Japonya’nın yolu farklı mıydı sanıyorsunuz?

O halde... Biz neden -özellikle son iki yüz yıldır- sürekli ekonomik krizler yaşıyoruz?

Evet, “Tağut/ Kutsal Aldanışın Soyağacı” bu soruya yanıt için kaleme alındı.

Çarpıcı örnek sunmalıyım:

Park Chung Hee (1917-1979) general idi. 16 Mayıs 1961’de Güney Kore’de darbe yaparak iktidarı ele geçirdi. Askeri diktatör olsa da bugün Güney Kore tarihinin en değerli lideri olarak biliniyor. Çünkü:

Kore Savaşı ardından “Han Nehri Mucizesi” adı verilen ekonomik büyüme ile ülkesini dünya devleri arasına soktu. Samsung, Hyundai, LG, Kia gibi onlarca marka üretti. (Sovyetler Birliği’nin beş yıllık planlarını model olarak kullanan Park, 1962’de Ulsan şehrini “özel endüstriyel gelişim bölgesi” ilan ederek ilk beş yıllık planı başlattı. Vs.)

Peki:

Türkiye’de askerler 27 Mayıs 1960’ta benzer nedenle iktidara el koydu. Devlet Planlama Teşkilatı vs harekete geçirildi. Sonuç? Bugün kaçıncı kez ekonomik krizden çıkış reçetesini konuşuyoruz!

Çünkü hurafeye yenik düşüyoruz. Mehmet Şimşekler, Yusuf Tekinler olduğu sürece “tağut düzenden” çıkmak imkansız.